Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ders Yine Ders “Mali Müşavirlik Sınavları”

Resim
Evet başlıktan da anlaşılacağı gibi 2 senelik uzun bir aradan sonra ders yapmaya yine başlıyorum.En son ne zaman ders yapmıştım ? Açık öğretim okurken çıkmış soruları çalıştığımda.Adam akıllı konu ünite filan çalışmamıştım 4 yıl boyunca.Tek çalıştığım ders istatistik idi.Gel zaman git zaman okul bitti askerlik bitti.İşe başladım. Şimdi yeniden ders çalışma vakti bu sefer Smmm staj sınavı için çalışacağım.Smmm nedir bilmeyenler için “ S erbest M uhasebeci M ali M üşavir” in kısaltmasıdır. Ne iş yapar bu Smmm. İçinde geçen Muhasebeci teriminden anlamış olacaksınız ki.Muhasebe kaydı tutar.Tabi bu basit bir tanım oldu.Devlet ile Mükellef arasında Kdv toplayan bir çantacı da diyebiliriz.Bir nevi devlete çalışır ama “KDV ÇIKMASIN BU AY” diyen mükellefe de yaranmaya çalışır.Evet aslında daha çok devletçi değil mükellef yanlısıdır.En iyi muhasebeci vergi çıkarmayan muhasebeci mantığı etkilidir Smmm üzerinde. Mesleği biraz tanımlamış oldum.İşte bu alengirli mesleği yapmak için sına

2154′te Dünya : Elysium

Resim
Yeni Dünya 2154 “21.yüz yılın sonlarında dünyada nüfus,hastalık ve kirlilik aşırı derecede artmıştı.Dünyanın en zengin sakinleri yaşam tarzlarını korumak için gezegenden kaçtılar.” Kaçtıkları yer,kendi elleri ile yaptıkları Elysium.Elysium dünyadaki gibi politik bir ortam kuruldu.Başkan ve bakanlar. Elysium için parça ham madde dünyadan sağllandı.Dünyada kalan insanlar Elysium için çalışıyorlardı.Örümcek tabir edilen bilgisayar uzmanları Elysium sistemine bağlanıyor ve dünyadaki vatandaşları uzay gemileri ile Elysiuma sızdırmaya uğraşıyordu.Politik bir ortamda darbe kaçınılmaz oluyor ve Elysium sistemini yazan şirket sahibi,Elysium bakanı ile anlaşıp sistemi sıfırlama kodlarını tekrar yazarak beynine yükledi..Amaçı Elysium’u baştan başlatmak ve Gezegenin kontrolünü ele almakdı.Bu kodlar ise örümcekler tarafından şirket sahibinin beyninden çalınarak dünyadaki bir beyine yüklendi. Elysium için bir yeniden başlatma programı.Bunu elinde bulunduran tüm sistemi iptal etme gücüne sahip

Bilgisayar Masası “Klavyelikli”

Resim
Bilgisayar masası almaya karar verdim. Çünkü ; Klaye masanın üstündeyse rahat olamıyorum. Masanın altında klavyelik olacak illa.Yada laptop kullanırken fare olmadan kullanamıyorum.Bilgisayar masaları da çok yer kaplıyor.Sonunda küçük,klavyelik yeri olan bir bilgisayar masası bulabildik. Fiyatı da uygun benim sipariş verdiğim zaman 49.00tl ücretsiz kargo idi 2013/Kasım ayında.. Google da bilgisayar masası diye aratırken evidea diye bir siteden bulduk.Bir dükkanda sormuştum biraz daha büyüktü bundan,fiyatı da yüksekdi.İnternetten daha kolay bulunuyor artık herşey. Mağazaların yerini sanal mağazalar alacak,yeni nesil büyüdükçe.. Almayı düşünüyorsanız Bu Linkten inceleyebilirsiniz. İşte masada bu bence son derece kullanışlı :D

Müslüman Profil Resimleri

Resim
Google’da ararken “muslim avatar” yazdım bu profil resimleri çıktı karşıma. Çok hoşuma gitti sizde istediğinizi sosyal profilinizin avatarı olarak kullanabilirsiniz.

Pazar Günü Böreği :)

Resim
Pazar günü sinema keyfi yaparken birden telefonumuz çaldı.Arayan ailemize yeni katılan gelinimiz daha doğrusu bizim için kızkardeş olan Sümeyye..Kardeşimin canı elde açılan çarşaf böreği çekmiş ve de tarif istiyordu.Bende o kadar uğraşma varsa hazır yufkayla yap dedim ama  elde açmak isteyince nerdeyse unutmaya başladığım böreğin tarifini verdim.Detaylıca da anlattım.Sonrasında mı,iftarı bekleyen biz ve ne yapsam pişirsem diye düşünürken canım çekti ve koyuldum mutfağa..Bu arada eş yardımı da almadan açmak imkansız gb birşey :) Sadece bir küçük tepsi  olsun yeter diye düşündüğüm için bu ölçülerde yaptım. Hamuru için : 2 su bardağı ılık su 1 su bardağı süt Yarım çay bardağı zeytinyağı tuz , azcık şeker, un Bir paket instant maya ( normalde ben maya kullanmam fakat annem hep kullanırdı bu sefer bende ilave ettim. İçi için : Yarım kg ıspanak ya da bir demet pazı yaprağı Bir adet soğan Yarım kg kıyma 2 kaşık salça tuz ve istediğiniz baharatlar Arasına sürmek için 1 su

İnternet Bağımlısı mıyım ?

Resim
İnternet ile münasebet’iniz gereksiz yere uzun zaman alıyor ise sizde bağımlı olmuş olabilirsiniz.10 saniye önce girdiğiniz siteye,adrese,sayfaya kısa aralıklarda girmeye devam mı ediyorsunuz.Elden gelin bendensiniz. :) Google chrome tarayıcısını kullanıyorum girdiğim siteler belirli zaten. kendi sitem olan bu bloga  daha sonra tumblr, facebook,bir-iki webmaster forumu,haberler,bloglar. Google crome kapatıyorum, saniyeler sonra açıp yeniden giriyorum aynı sitelere. Yeni bir şey yok aslında,tumblr hariç.Neyse internet bağımlısı değilim fakat takıntılıyım sanırım. Web sitesi kurma ve oluşturduğum siteyi düzenleme güdüsü var içimde.Nasıl daha güzel daha iyi olabilir.İstatistik kısmına da sürekli bakarım hangi yazı kaç defa okunmuş. Anladım ki bağımlı değilim fakat takıntılıyım. Obsesif değilim. Obsesif nedir? Obsesyon hastalığına yakalanmış, bir şeyi çözüme kavuşturmadan rahat edemeyen, bu durumu uyku yüzü görmemeye kadar ilerleten, gamsız olamayan, psikolojiye göre obsesif kompul

Büyük Arazi Arabalarını Seviyorum ♥

Resim
Aslında arabalara oldum olası merakım yoktur. İlk ehliyetimi aldığımda da,daha doğrusu almaya çalışırken direksiyon sınavından kalmıştım.Daha sonraki günlerde geri geri gelirken elektrik direğine vurdum arabayı,bir kaç gün sonra yine geri geri gelirken arabanın sol tarafını ağaça yüzdürdüm boydan boya.Böyle aksiliklerle başladı araba maceram.O zamanlar ufak arabalar hoşuma giderdi.Yer yere girer çıkar her delikten geçer,kontrolü kolay diye düşünüyordum.Aradan 6-7 sene geçti.Şu anda arabam yok.Eğer ki alacak olsam (olabilsem) ilk tercihim Volkswagen Transporter olurdu.Araba kullanmayı öğrendim ya,isteklerimde büyüdü :D Küçük arabalar sıkıyor artık,inmesi binmesi bir dert,yerde gidiyormuş gibi hissediyor insan.Gönlümdeki arabalar ise, “Toyata – Hilux” , “Ssangyong – ax7″ , “Volkswagen – Amarok” , görüldüğü gibi büyük arabaları seviyorum.Fotoğraflarını aşağıya ekliyorum.Baktıkça iç çekeceğim. =) Ssangyong – ax7 nin önden görünüşü harika. Toyata – Hilux tam bir canavar,hepsinden

Aynı Anda Bir Çok Yerde Bulunmak

Resim
Okuduğum bir habere ; ABD merkezli Double Robotics şirketinin geliştirdiği Double isimli cihaz sayesinde iPad sahipleri 1999 dolar karşılığında artık aynı anda iki yerde bulunabilecekler. Segway benzeri bir cihaz olan Double bir başka iPad ‘e yüklenen uygulamayla kontrol ediliyor. Sadece iki tekerlek üzerinde bir çubuk olduğu için çok fazla yer kaplamıyor. Toplam ağırlığı 7 kilogram olduğu için herhangi bir çarpma durumunda mobilyalara ya da insanlara zarar vermesi de söz konusu olmuyor. Double Robotics, Aralık ayında piyasaya sürülecek olan Double için siparişleri almaya başladı bile… Anlaşıldığı üzere bu bir cihaz sayesinde sağlanıyor..Siluetler isimli bir film vardı.Tam olarak konusu bu olmasa da o noktaya doğru gidiyoruz.Siz bir insan kiralıyorsunuz.Etten kemikten,sinir sistemine monte edilen bir cihaz sayesinde oturduğunuz yerden onu yönlendirebiliyorsunuz,sizinde kask gibi bir şey takmanız gerekiyor.Tüm sinirsel belirtiler kablolar ile bedenden bedene iletiliyor.Evden çı

Zalim Kral – Bu kadar İnce

Bu Hikayenin Üç kahramını var. Zalim Kral,Kralın Terzisi,Terziye ipliği satan iplikçi ve Bir Hoca Efendi Zamanın birinde bir zalim kral varmış.Bu kralın elbiselerini diken birde terzisi varmış.Terzi bir gün düşünmüş acaba elbiselerini ben diktiğim için zalimin yaptığı zulme ortak mıyım.Bir din büyüğüne danışmış.Demiş durum bu ben zalime ortak olur muyum.Hoca da demiş ki sen zalimin ta kendisisin,sana ipliği satan zalimin ortağı. Bu kadar ince işte arkadaşlar.Zalim miyiz.Zalime ortak mıyız.Kendimizi bir düşünelim.Allah zalim olmaktanda zulme ortak olmaktan da muhafaza eylesin. Amin

Evleniyoruz..

Resim
Evleniyoruz.Artık mutlu sona yaklaştık, çok zorlu dönemden geçtik ama hepsini aştık ve şimdi müstakbel eşimle çok mutlu ve huzurlu olacağım.. Bu sözleri eminim evlenmek üzere olan tüm kardeşlerimizden işitmişizdir.Ama işin ilginç yanı, o kadar zorlukların, kayınvalide kahrını ! çekmelerine, eşya alınırken bir o kadar çekilen tartışmaların tam bitipte mutlu ve huzurlu olacağını düşünürken bir bakıyoruz daha birkaç aylık evliliğini bitirmiş.Sebebse şiddetli geçimsizlik, birbirini tanıyamamak.. Hayır, anlamadığım şey, bir kaç ayda neyi anladınızda geçinemediniz.Tabi ki istisnai durumlar mutlaka vardır bu bahsedeceğim ise sudan sebeblerle  hem dünyasını hemde ahiretini mahvedenler.. Bir de kısacık zamanda hemen birbirini tanıyacağını sanmak büyük hata..Ne kadar öncesi olsun, insanın ölene kadar yeni yeni huyları çıkacaktır.İnsanoğlu farklılıklara saygı göstermeyi bilmeli.Herkes aynı olsa hiçbirşeyin tadı olmazdı ki. Bir düşünelim şu dünya da herşey tatlı ya da tuzlu olsa güzel olur mu

Kaçacak Bir Yer Var mı Acaba.. ?

Resim
Benim gibi şehir kalabalığını, gürültüsünü sevmeyenler de vardır sanırım.Artık bunaltı vermeye başladı yeniden inşa edilen şeyler.Tam ders verirken yıkılan binaları sesi mi yoksa tozu toprağı mı daha rahatsız edici bilemedim.Gerçekten çok sinir bozucu bir durum ama yapacak birşey yok ki.Şehirde yaşama mecburiyetimiz var.. Bugün bunları düşünürken aklıma birden eskiden insanlar nasıl yaşıyordu sorusu geldi.Kimse bana şimdi daha kalabalığız demesin, bence önceye nazaran daha azız.Ki bir sürü savaş geçirdik ve nufusumuz azaldı.Hee önceden olmuyor muydu savaşlar, tabi ki vardı ama bir zamanlar çok revaçta olan aile planması, kürtaj gibi saçmalıklar yoktu.Herşeyin rızkını veren Rabbimizken biz kendi evlatlarımızın katili oluverdik.İşte aradaki fark budur.Belki biraz sert bir uslup oldu ama benim bu konudaki düşüncem budur.Kürtaj, aile planması sadece nesli azaltmadı ayrıca bir çok anne adayının psikolojisini de bozdu.Bir de ahiret boyutu var ki anlatsak konu çok daha uzar. peki, ne o

papa Müslüman bir kadının önünde eğilir mi ?

Resim
Bayramlarda elini öptürmek için uzatanlardan kaçacağım diye köşe kapmaca oynuyorum. Kurbana da az kaldı,antrenman yapmaya başlasam iyi olur. Üstteki resim başlıkta belirttiğim konuya ait. Papa Ürdün kraliçesinin elini öpmüş. Olay olmuş.Sebebi ise papa Müslüman bir kadının önünde eğilir mi.Bizim açımızdan olay ve haber olması gereken o değil.Müslüman bir kadın namahreme el verir mi.Bu olay olduğu gün birlikte sağlanır beraberlikte,zulümde biter. Neden öyle diyorum.Bu hassasiyeti yakalaya bildiysek, Müslümanlıkta çağ atlamışız demektir zaten. Maalesef kendi ülkemizde de bu durum böyle,buna hiç dikkat edilmiyor.En üst makamdan en alt makama,halka kadar.El öpülse yine iyi şap bir sağ yanaktan,şap bir sol yanaktan. Ohh miss.. Geçen Bayram dedim ben namahremin elini öpmüyorum,tokalaşmıyor um. Öyle öyle alışacaklar artık yapacak bir şey yok.Bu İmajı oluşturmaya başladım. =)

Ye Kürküm Ye Dünyası..

Resim
Dertsiz, tasasız bir hayat var mı acaba ? Gerçi bu neyi dert edindiğimize göre değişir ya.. Nasreddin Hoca misali oldum bugün.Ye kürküm ye misali.. Bir gün Nasreddin Hocayı yemeğe davet etmişler, o da sıradan günlük kıyafetleriyle gitmiş ama kimse hocayla ilgilenmemiş.Başka bir akşam yine ziyafete davet edilmiş bu sefer kürkünü giyip gitmiş.Herkes bir ilgi alaka göstermiş ki..sofraya oturulunca hoca kürkünü yemeğe uzatıp ”ye kürküm ye, zira bu ziyafet bana değil sanadır.”  demiş.Gerçekten de insanlar dış görünüşe, makam mevkiye çok itibar eder olmuş hatta olmuşuz.Özellikle de büyük şehirlerde bu oran daha fazla.İnsanlara göre ister çirkin giyin istersen  güzel hiç fark etmiyor. Sanki ilk defa insan görüyormuş gb bakmaları gerçekten çok üzücü..Bence bu nokta da insanın cahil olmasından kaynaklanıyor.Çünkü ilk bakış helal ama ikinciye izin yok.Haliyle ne kimseyi aşağılayıcı ne de riya olacak bir şeye sebep olamıyorsun.bu çirkinden kastım pijamalarla ya da kirli kıyafetler vs değil

Dan Brown – Cehennem

Resim
En başta belirtmek istiyorum.Okurken uyukladığım kitaplar vardır.Dan Brown Cehennem kitabını her okumaya başladığımda uyukladım. Belki yorgunluk çünkü sadece akşamları okuyabiliyorum.Akşamları yaptığım tek şey de okumak değil. Kitap almaya giderken bir arkadaşımla karşılaştım. Aklımda Jean-Christophe Grange ın “Kaiken” kitabı vardı.Arkadaşım dedi Cehennemi oku ben iki günde bitirdim.Şöyle güzel böyle güzel.Gittim aldım.Okumaya başladım. İlk başlarda güzel gidiyordu,gizemliydi.Sonra hastane camından gördüğü sanat eserini anlatmaya başladığı bölümden FS-2080‘e kadar çok çok sıkıcı geldi.Sanat eserleri ile ilgili kitap okumak istesem,o yönde bir kitap alırdım zaten. Çok kısa bir zaman diliminde geçen hikaye,ayrıntılarla o kadar çok boğuyor ki insanı.Hikayeden acayip sapıyor.Hem kitabın sonu başından belli.Bilmiyorum belkide benim beklentilerim daha yüksekti. Daha fazla yazı yazmaya değeceğini düşünmüyorum.Okumanızı tavsiye etmem. Hikayeden bahsedeyim birazda,okumak isteyenler o

Bencilce

Resim
Şu toplumumuzda anlayamadiğim bir şeyler var.Bizim birbirimize kenetlenmemiz gerekirken herkes birbirinden nasil uzaklaşirim derdine duşmuş.Bana dokunmayan yilan bin yil yaşasin hesabi.Oyle bir gruplaşmanin icine girmişiz ki kimsenin gozu kimseyi gormuyor.En iyisi benim deyip diğerlerini kaale bile almiyor.Bir atasozumuz vardi ayni onun misali gb..”Sen dede ben dede bu ati kim timar ede..” Herkes biliyorsa kim kime neyi oğretiyor, herkes ogreticiyse ogrenen nerde..Her yerde ayni eğitim veriliyorsa eger biri digerinden nasil ustun olabilir.Ayet i kerime de buyuruldugu gb ”Allah katinda en ustun olan takvâ sahibi olandir.”   Herkeste bu bencillik nedendir ki ? Sonucta hepimiz insanlik icin hizmet etmiyor muyuz , birbirimize faydali olmak degil mi gayemiz ? O zaman bu zitlaşma neden ? !  Bazen bilmek daha cok soruna sebeb oluyor sanirim.Hep derdim zaten ; mutsuz olacaksam bilmemeyi tercih ederim.Allah cumlemizi hidayete, inayete erdirsin ins.

Saklı Bir Sevda

Resim
Atilla İlhanın tek bildiğim ve sevdiğim şiiri.Adı Şehnaz.Namı değer Saklı Bir Sevda.Beğenmediğim kısımlarını ezberlemedim ve buraya da yazmadım.Kendime uyacağını düşündüğüm kısımlarını aldım.Şiir sonuçta herkes kendine göre yorumlayabilir.Sen okurken başka şey anlarsın ben okurken başka şey hissederim.İlk okuduğumda işte bu demiştim aynı biz ; Saklı Bir Sevda Saklı sevda sevdaların en saklanmışı birbirimizde çok fena kayboluyoruz hiç kimse birbirimizin yerini tutamaz benimle yaşayamadığı ona uygunsuz hiçbir şeye değişmem onunla yaşanmışı uygunsam ona tutsak / adı … Saklı bir sevdadır bulduk sığındık bu büyülü bir aşk çünkü yasak gizli bir mutluluk ki ne söylesem az bin yılda yaşasak hiç de yaşamasak varımız yoğumuz aşkımız artık hayatım ona tutsak / adı … Örtülü bir güzellik benzeri olamaz belki kadın belki çocuk iyice kuşkulu bazen ne çok var bazen ne kadar az ne yazsam ona tutsak / adı Kuzu :)

“Diziler,Filmler ve Günah”

Resim
Çok mu ince düşünüyorum bilmiyorum..Belki bu başlığı görenler arasında ilk tepkisi ne alaka ya olanlar çıkacaktır.Etraflıca düşünülmediğinden normalmiş gibi geliyor,dinen ne sakıncası olabilir ki diyor insan. Biraz ince düşünmeye derine inmeye başlandığında vicdan rahatsız oluyor. Dizi film derken öyle çıplaklık içeren filmlerden bahsetmiyoruz,onlar zaten caiz değil.Bahsettiğimiz normal dizi filmler hollywood vesaire. Burada ki ayrımı iyi yapmak lazım. İzlemek ve İzlettirmek arasında çok büyük fark var.Bu yazıda izlettirmek kısmını ele alacağız.Konuya yasal kısmından ziyade dini açıdan yaklaşacağız.İzleyici ve Paylaşımcı arasında fark var dedik nedir o fark.? Dizi film izleyip boş işlerle uğraşırsanız kendinizden sorumlusunuz ve yaptığınız işin iyi yada kötü vebali sizin. Fakat paylaşır,aracı olur yada vesile olursanız,ulaştığınız kişi sayısı kadar vebal edinirsiniz..Benim sorunum mu diyemezsiniz,vesile olmakla ilgili bir ayet var. Kim güzel bir şefaatle (iyilik yapılmasına)

Yol mu dayanır.. ?

Resim
Hiç söylemekten sakındığınız sırlarınız oldu mu ? Sırlar..Bazen insanın içini kemiren sırlar..Bu sırlar bazen bir hastalık olur bazen de kendimize bile itiraf etmeye çekindiğimiz sırlar.Korkarız bir gün duyulur diye..Ya da bir mahcubiyet kaplar benliğimizi, hani acziyetimiz ortaya çıkacak diye..  Ahh bu acizlik yok mu, hani hep güçlü olmak isteriz.Sırf bu yüzden hastalığımızı, dertlerimizi, sırlarımızı hatta gözyaşlarımızı bile saklarız.Ağlamaya bile çekinir oluruz. Ahh bu acizliğimiz, gururumuz yok mu.. Bazen de her şeyden kaçmak isteriz.Başımı alıp gidesim var derler ya, o misal işte.Aslında bu bile acizliğimizden kaynaklanıyor.Korkuyoruz yüzleşmeye, kararsızız çünkü aldığımız kararın sorumluluğunu alacak kadar bile cesaretimiz yok.Ne ara bu kadar özgüvenimizi yitirir olduk bilmem.Bir kitapta okumuştum ; aslında ne kadar becerikli olduğumuzu unutur olmuşuz.Şöyle her gün aynaya bakıp bu muhteşem varlığın kendimiz olduğunu görmemiz lazım.Çünkü gerçekten muhteşem yaratıldık.Belki b

Sonradan Müslüman Olanlar

Resim
Sonradan Müslüman olan kişilerin videolarını ve İslama giriş öykülerini,ne yaşadıklarını ne hissettiklerini büyük bir ilgi ile takip ediyorum. Kendim bizzat karşılaşmasam da İnternet ve videolardan izliyorum. Video kaç saat olursa olsun fark etmiyor. Her kelimeleri ayrı bir haz veriyor bana. Mensubu olduğum ve tek hak din olan İslama girmeleri,doğduğumuzdan beri Müslüman olan bizlerden daha çok sahiplenmeleri ilgimi çekiyor. İzlediğim videolardan izlenimlerim.Müslümanlığı seçmeden önce bir çok din araştırmış oluyorlar. İslamı medyadan öğrendikleri haliyle kabul etmiş olup bir terör dini olarak görüyorlar.Kuranı Kerim okuduklarında ise hiçte kendilerine yansılıtan gibi olmadığını anlayıp ilgilerini çekiyor. Derinlemesine araştırıp sorguluyorlar. Çok güzel çıkarımlar,sebep ve sonuç ilişkileri kurabiliyorlar. 7 sindeki gençte 70 indeki dede de aynı şekilde. İzlerken üzüldüğüm tek nokta,geniş düşünmedeki yetersizliğimi görüp dertlenmem. Zamanımızın olmaması bir bahane mi. Yaşam kali

Cms Sistemleri..

Resim
Çok çeşitli cms sistemi kullandım.Türkçe adıyla içerik yönetim sistemi. Tam manasıyla kullandım denemez kurdum,kaldırdım sürekli. Denemeler yaptım,inceledim ama bir tanesine bile adam akıllı hakim olamadım.En basitinden Html bilmiyorum,yaptıklarımı örneklere bakarak ve google yardımı ile yaptım.En iyi anladığım sistem wordpress diyebilirim. Joomla, Drupal, Vanilla Forum vb. popüler bir çok cms denedim. Hep bir şeyler deniyordum.Bir site üzerinde istikrarlı bir ilerleme gerçekleştiremedim.Çabuk sıkılıyorum.Sitemin hemen online kullanıcılarla dolmasını herkesin yorum yapmak için yarışmasını istiyorum. :D Tabi olmayacak bir şey bu.. Html, php, java,photoshop vb bilmediğim için yapabildiklerim hep bir noktaya kadar gidiyor. Kendime özgü şeyler çıkaramıyorum ortaya,o yüzden sıkılıyorum hemen.Sonra yine başa dönüyorum. Google de ara “cms sistemleri” bu nasılmış bu nasılmış.Denemelere devam. Web siteleri ile uğraşmayı seviyorum.İnsanlara ulaşmayı seviyorum.Yaptığım iş ise çok farklı.

Beklentilerimiz / Eklentilerimiz.. :)

Resim
Yaşadığımız hayattan bazen çok şey bekliyoruz.Bu kadar aç gözlülük nereye kadar.Sonuçta dünya hayatı, hiçbir şey mükemmel olamaz ki.Kaide bu, kural bu.Ama bize ne olmuşsa hep daha fazlasına göz diker olduk.Önümüze bir dilim ekmek verilse gözümüz ekmeğin bütününde oldu.Kanaat etmeyi bilemedik.Bu yüzden çeşitli maddi sıkıntılara girdik, ,işin içinden çıkamayınca manevi buhranlar aldı bizi.Bazende tam tersi oldu ya..Hani ruhumuzun karnını doyuramadığımız dan bedenimiz hastalandı.Dünyayı yaşarken unutmamamız gereken şeyler vardı ama biz es geçtik her şeyi. Beklentilerimiz çok ama eklediklerimiz ondan çok. :) Mutlu olmak istiyorsak çok şey beklemeden yaşamayı öğrenmemiz lazım ( kendimizi ne kadar tutarız bilmem ama..) Bazı insanlara çok özenirdim.Bir kalbur samanı yansa umursamaz ya hani ne güzel birşey. :)Nerden edindiysem bu huyu, 40 tilkiyle beraber geziyorum.İşin komik tarafı bunu genelde fark ettirmeden yapabiliyor olmam.Hani nadiren arada fark ediliyorum ama nasıl bir uyuz beceridir

Tebessüm Çok Uzakta Değil ki..

Resim
Akşamlar.. Nedendir bilinmez, her şey akşamda çıkar ortaya..Şöyle bakınca insan fark ediyor da birçok dertler bile akşam çıkar.Ağrılar, hastalıklar, yorgunluklar, dertler ve sıkıntılar..Belki biz çok anlamlar yüklüyoruz akşamlara ya da var bu akşam vaktinde bir şey.. Önceden bana akşam vakti çok hoş ve tatlı gelirdi..Hikmetini bilmem ama belki yorucu bir anın bitmesinden belki de o sessizliği sevdiğimden..Ama şimdi bazı akşamlar bilmediğim bir üzüntü alıyor içimi her ne kadar örtmeye çalıssamda.. Dünya diyorum, dünya hayatının çaresizliğinden sanırım.İlla ki her zamanımız aynı olmayacaktır.Ve ruhu saran kasvetli akşamlara en iyi ilaç tevekkül etmek.Şükretmek..Elbette her istediğimiz her zaman olmayacak, olamazda zaten.Belki de elimizdekilere şükür etmemekten kaynaklanıyor olabilir. Ama çok acayip bir şeyi fark ettim hatta hep uyguladığım bir şey..Şiddetle tavsiye olunur.Hani anormal bir sıkıntı kaplar, bedenimizde bir maraza çıkar ve ruhsuz gb oluruz ya; işte o anda şöyle besmele çek

Mutlu olmayı biliyor muyuz ?

Resim
Hayat kısa, zaman dar.Şu kısacık ömrümüzü en iyi şekilde değerlendirmek şart.Meşru isteklerimizi elimizden geldiğince yapmalıyız.Çünkü geçen zaman geri gelmiyor.. Sevdiklerimizin kıymetini bilmezsek, ne sevdiklerimiz kalır ne de sevgimiz.. Aslında herkes bizi seviyor, herkes bizim için bir şeyler yapıyor.Bu dünyada yalnız değiliz.Hakikaten tek yalnız olan kişi; bence ölen kişi..Şöyle bir etrafımıza baksak ne kadar sevilip, değer verildiğimizi hemen fark edebiliriz.Bu kişi belki ; bizi gece gündüz düşünen annemiz, babamız veya bizi seven saygı duyan eşimiz, çocuğumuz veyahut farkında bile olamadığımız zor anlarımızda yanı başımızda gördüğümüz bir arkadaşımız, komşumuz olabilir.Yeter ki bakmayı bilelim. Hani hep yapmayı düşündüğümüz şeyler vardır da sonra yaparım demişizdir.Bilmeliyiz ki o ” sonra” denilen şeye ulaşıp ulaşmamamız bile bilinmiyor.O yüzden hayallerimiz hayal olarak kalmayıp faaliyete geçelim.Şöyle dönüp bir aynaya bakalım.Bizim başarılı insanlardan neyimiz eksik.Elimiz